Nereden çıktı bu ‘Right to Disconnect’?
Z kuşağı henüz çalışma hayatına girmedi ama yaş itibariyle çoğunluğu üst düzey yönetici veya kıdemli orta düzey yönetici konumundaki X kuşağının başı Y’lerle dertte. Aslında Y kuşağının da X’lerle sorunları var. Genel eğilimi kendini sosyal medya üzerinden ifade etmek olan Y kuşağı üyelerinin bu hayat görüşü X tarafından ‘iyi o zaman madem sürekli nettesin o zaman işle ilgili birşeyler de yapabilirsin’ olarak algılanıyor. Haliyle bu algı sonucunda gecenin 2’sinde Facebook girdisi yapabilen, beş tane ‘tweet’ atan ve yedi tane ‘retweet’ yapan Y’nin hemen hemen aynı saatlerde müşteriden gelen talebe neden yanıt vermediğinin X kuşağı olan yönetici tarafından anlaşılması güç olabiliyor. Ertesi gün taraflar arasında bir sürtüşmenin yaşanması kaçınılmaz son olarak ortaya çıkıyor. X’in yazım hatasından arındırmak için birkaç kez okuyarak sakin sakin yazdığı e-postaya, dakikada onlarca sözcüğü -bol kısaltmalı veya ‘typolu’ olsa da- seri şekilde akıllı telefonundan kıvrak parmak hareketleriyle yazabilen Y’nin vereceği yanıt ise ne sürtüşmeleri bitiriyor ne de gece 2’den beri yanıt bekleyen müşterinin derdini çözüyor.
Yukarıdakine benzer sorunların giderek artmasından rahatsız olanlar çözüm ararken, Fransa Çalışma Bakanı El Khomri Ocak 2016’da çalışanların internete bağlantısını koparma hakkı olarak nitelenebilecek bir hakkın mevzuatta yer alması gerektiğine ilişkin bir açıklama yaptı. Bu açıklama sonrasında konu hem kamuoyu hem de iş çevreleri tarafından değerlendirildi. ‘Fransız Baharı’nın Internet’e bağlanmama hakkıyla başlayacağını’ savunan radikalleri bir kenara bırakırsak sözü edilen hak, ekran başında sürekli F5 tuşuna basıp da işle ilgili yeni e-posta gelip gelmediğini kontrol eden veya araç kullanırken proje yöneticisinin Whatsapp mesajı yanıtlayanlara nefes aldıracağa benziyor. İş yerinden çıktığı halde ‘işten çıkmayı’ başaramayan ve bu baskıyı sürekli üzerinde hissedenlerin verimli çalışmasını bir yana bırakın, bu bireylerin oluşturduğu toplumlarda sağlıklı bir sosyal düzenin kurulmasının da orta-uzun vadede mümkün olmadığı biliniyor.
Ancak geçen 10 yıl içinde haddinden fazla internete bağlanmanın (over-connectedness) artık bir saplantı olarak tanımlandığını da unutmamak gerekiyor. Eski Fransız Eğitim Bakanı Hamon’un deyişiyle ‘elektronik tasmasıyla’ yaşayan bireyler ruhen çökene kadar mesajlar ve e-postaların sömürgesi oluyor.
Fransa’da internete bağlanmama hakkı (yani ‘right to disconnect’) Ağustos 2016’da yasa olarak kabul edildi.
Belki de bir gün haber alma özgürlüğü veya ifade özgürlüğü gibi ‘Internete bağlanmama hakkı’ da bir insan hakkı olur. Bakarsınız annesinin karnından teknolojiyle doğan Z kuşağı çalışma hayatına girince durum değişir. Kimbilir?